Bist 100
8.991,6 0%
DOLAR
31,96 -0,29%
EURO
34,49 -0,2%
ALTIN
2.322,44 -0,7%

Namibya'daki HESS Gözlemevi, En Yüksek Enerjili Gama Işınlarını Tespit Etti

Namibya'daki HESS Gözlemevi, bilim insanları tarafından pulsarlardan kaynaklanan en yüksek enerjili gama ışınlarının tespit edildiği bir gözlem yaptı. Bu gama ışınları, görünür ışığın enerjisinin on trilyon katına kadar ulaşabilen bir enerjiye sahiptir. Araştırmacılar, bu gözlemin mevcut teorilerle uyumlu olmadığını belirtiyorlar. Pulsarlar, süpernova patlamalarından sonra geriye kalan ölü yıldızlardır ve aşırı derecede yoğundurlar. HESS ve DESY'deki bilim insanları, pulsarların manyetosferinde hızlanan elektronlar tarafından yayılan radyasyonun kaynağı olduğunu düşünüyorlar. Yapılan gözlemler, daha önce kaydedilen radyasyonun tamamından 200 kat daha enerjik yeni bir bileşenin varlığını ortaya çıkardı. Bu keşif, diğer pulsarların daha hassas gama ışını teleskoplarıyla tespit edilebilmesi ve astrofiziksel gök cisimlerindeki hızlanma süreçlerinin daha iyi anlaşılması için yeni bir pencere açmaktadır.

Yayın Tarihi: 07.10.2023 00:03
Güncelleme Tarihi: 27.04.2024 17:53

Namibya'daki HESS Gözlemevi, En Yüksek Enerjili Gama Işınlarını Tespit Etti

Deutsches Elektronen-Synchrotron DESY

Namibya'da kurulu olan HESS Gözlemevi'ni kullanan bilim insanları, 'pulsar' diye bilinen ölü bir yıldızdan yayılan ve şimdiye dek kaydedilen en yüksek enerjili gama ışınlarını tespit ettiler. Bu gama ışınlarının enerjisi, 20 tera-elektronvolta, yani görünür ışığın enerjisinin yaklaşık on trilyon katına dek ulaştı.

Uluslararası araştırma ekibinin Nature Astronomy dergisinde duyurduğu kadarıyla, böylesi bir gözlemin bu tür darbeli gama ışınlarının üretimine ilişkin teoriyle uyuşması güç görünüyor. Pulsarlar, bir süpernovada olağanüstü biçimde patlayan yıldızlardan arda kalan cesetlerdir. Patlamalar, geride aşırı derecede süratle dönen ve devasa bir manyetik alan yaratan, buna karşın yalnızca 20 kilometre çapa sahip küçük, ölü bir yıldız bırakıyor.

H.E.S.S. ve DESY

H.E.S.S. ve DESY'de bilim insanı ve makalenin ortak yazarı olan Emma de Oña Wilhelmi, “Bu ölü yıldızlar neredeyse tamamen nötronlardan meydana geliyor ve inanılmaz derecede yoğunlar. Barındırdığı maddelerin bir çay kaşığı kadarı beş milyar tondan daha ağır, yani Büyük Giza Piramidi'nin sahip olduğu kütlenin neredeyse 900 katı kütle barındırıyor” diye izah ediyor.

Pulsarlar, uzaya kozmik bir deniz feneri gibi dönen elektromanyetik radyasyon ışınları saçarlar. Yaydıkları ışınlar Güneş sistemimizi süpürdüğünde, düzenli zaman aralıklarında radyasyon parlamalarına tanık oluruz. ‘Radyasyon darbeleri’ diye de adlandırılan bu parlamalar, elektromanyetik spektrumun farklı enerji bantlarında görülebilir.

GİZEMLİ BİR BİLEŞEN KEŞFEDİLDİ

Ne var ki bu, hikayenin sonu değil: H.E.S.S. ile gerçekleştirilen derin uzay gözlemleri sayesinde onlarca tera-elektronvolt (TeV) enerjiye sahip, daha da yüksek enerjilerde olan yeni bir radyasyon bileşeni keşfedildi. Güney Afrika'da bulunan Kuzeybatı Üniversitesi'nden araştırma ortak yazarı Christo Venter, “Söz ettiğimiz olgu, bu gök cisminde daha önce kayıt altın alınan radyasyonun tamamından yaklaşık 200 kat daha enerjik” diyor.

Bu aşırı yüksek enerjili bileşen, GeV aralığında tespit edilenle aynı faz aralıklarında görünüyor. Bununla beraber, böylesi yüksek enerji seviyelerine ulaşmak için elektronların manyetosferden dışarı yayılması, buna karşın dönüş emisyon modelinin bozulmadan kalması gerek. Araştırmayı yöneten Fransa'daki Astropartikül ve Kozmoloji (APC) laboratuvarından Arache Djannati-Atai, “Elimizdeki netice, pulsarlara ilişkin daha eski bilgilerimize ters düşüyor ve bu doğal hızlandırıcıların nasıl çalıştığının yeniden düşünülmesini gerektiriyor” diyor.

Açıklaması her ne olursa olsun, diğer üstün özellikleriyle birlikte Vela pulsarı artık resmi olarak bugüne dek keşfedilen en yüksek enerjili gama ışınlarına sahip pulsar rekorunu ele geçirdi. Djannati-Atai, “Bu keşif, onlarca teraelektronvolt aralığında yer alan diğer pulsarların mevcut ve yakın gelecekte kullanıma girecek olan daha hassas gama ışını teleskoplarıyla saptanabilmesi için yeni bir pencere aralıyor; dolayısıyla, yüksek manyetize astrofiziksel gök cisimlerinde görülen aşırı hızlanma süreçlerinin daha iyi anlaşılmasının da yolunu açıyor” diyor.